Cuma, Ekim 22, 2010

Kama Sutra, peki mahrem mi?




"Camın arkasında,
çerçevenin ve paspartunun
ortasında
şimdilik tutuklu,
her hükmü dinlemeye hazır,
oysa çekip gitmekte kararlı:
Her kadın
kendi serüvenine çağrılı,
kendi ölüm dirim kilidine açık,
bekliyorlar:
Ayartmaya ayartılmaya bir adım kalmış aramızda-
İlhan Berk herbirini kurmuş,
bize doğru hepsini terketmiş-
mahzun, aralık, meleksi."
                                 Enis Batur


Anais Nin Venüs Üçgeni adlı kitabında, "cinsel yaşam hepimiz için (şairler, yazarlar, sanatçılar), genelde kat kat kuşatılmıştır. Tüllü bir kadın, yarı düş", der. Bir doğu geleneği üzerine düşünüyorum; Kama Sutra. Kama Sutra, düz anlamıyla sevişme sanatı üzerine bir kitap, bilim kitabı. İçindeki görsel öğelerle zenginleştirilmiş, bin küsur yıl önce Hint insanının cinsellik bilgilerini derleyip toparlayan, bir rehber kitap. "Her gerizekalı, çocuk yapabilir; fakat haz almasını ve haz vermeyi bilmek bir bilgelik ve sanattır. Ve her sanat gibi sevişme sanatı da eğitim ve öğretimi gerektirir." Kitabın ana fikrini bu cümlelerle özetliyor İlhan Güngören Cogito'nun "Aşk" sayısında. Onlarca öğreti, binlerce kitap ve aforizmaya konu olmuş "seks" denen şey, nasıl oluyor da öylesine basit olabiliyor? Aslında düzeltmek gerek; her gerizekalı seks de yapabilir; fakat nasıl yapar?
Ve ayrıca; bu kadar özel olan bir şey, aynı zamanda nasıl böyle aşikârdır.

Anita'yı dinleyelim o zaman; 

"Take me to the bridge, take me to the road,
 Take me home to a land I’ve never known,
 Where I can do the Kamasutra"

                                               Anita Lane-Sex O'clock (do the kamasutra)

Güzel söylüyor, felsefeye gerek yok ama Anais ve diğerleriyle devam etmeli yazıya. Başka bir zaman tabii:)


1 yorum:

Adsız dedi ki...

simply dropping by to say hello