Salı, Ekim 19, 2010

saklı


"...
nedir kıskandığın?
çekil! çekil!
girmek mi istersin
yüreğe.
en gizli düşüncelerime dek
tırmanmak mı?
..."
f. Nietzsche - Böyle Buyurdu Zerdüşt (Büyücü)

 
Hem saklayıp hem de görünür kılmak canımı sıkıyor.

Bir oyun hazırlardık küçükken. Kağıtlardan, kartondan ve en çok hevesimizden bir oyun. Neden kızdırdığını bilmesem de kızanlardan korkumuza, bodruma saklardık oyunu. O zaman saklı olanı gördüm. Sandığı bana açtığında ananem, saklananı gördüm; özenle, sevgiyle ve unutarak. Herkes bir şey saklar, kimi göstermek ister vakti gelince, kimi saklananın hiç vakti gelmez. Toprak, sessizce ve korkutmadan korur. Korusun.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Şekerim, blog da yapmışsın tam olmuş, yakışır sana, tamamlamış seni. Tezden daha çok özen gösterdiğin belli, tabi insan sevdiği şeylere özen gösterir :) Tam da usta olduğun konular var tabi, 'aşkın üç yüzü'nü merak ettim, sayende okucam galiba. Fotoğraflar da iyi olmuş; onoratoyu hatırladım mesela; bir efes akşamından:) Baştaki sarı kent başlıklı foto Kaş'tan mı yoksa? Yoksa sarı kent Kaş mı, yoksa Düzce mi? 'Eski' bölümünü de çok beğendim. Sana diyorum, okuduğun yeter, kitap yaz artık :) Neyse blog senin için bir alıştırma olsun, sonra bir öykü yaz (içinde aşk da olsun:), sonra roman yazarsın, ama bir de masal yaz lütfen, biz büyüklere de iyi gelir, Lili de okur:)
Ruh halini blogdan takip ederim tabi, ama hayatta da takip etmek istiyorum, yorumlarımı da doğrudan yüzüne söylemek istiyorum. Ben de mi blog yapsam? Gülo

justine dedi ki...

Canım Gülo,
tezden istersen hiç bahsetmeyelim, en azından burada!:) Aşkın Üç Yüzü'nü bence de okumalısın, hem kısa bir roman, uzun süre elinde tutmazsın (arkeoloji kitaplarından başka kitap alır mısın sen eline bakayım!:)), hem de güzel. Onorato'nun buradaki heykeline bayılıyorum ben, bir aile mezarlığına aitmiş. Milletin mezarları bile sanat kokuyor canım:)
Bir şey yazmaya gelince, Lily okusun diye kartpostal üzerine iyi dileklerimi yazıyorum, yetmez mi? Hah ha, şaka bir yana, boş ver be hayatım, okumak da güzel, hem de en güzeli.

Sarı kenti geçelim.

Ve, evet bir bloğa (ya da başka bir yere, ne fark eder.) yazmalısın. En hevesli ve vefalı takipçin ben olurum, inan. Nasıl olur yazıların, tarzın şimdiden çok merak ediyorum.

Sarıldım.