Perşembe, Kasım 04, 2010

mis gibi ekmek kokusu!


"Ne zaman ki tüm insanlar arasında mutluluk vardır; ne zaman ki evlerde sıra sıra oturan konuklar, yanı başlarındaki masalar ekmek ve et doluyken bir ozanı dinleyebilir ve bir saki ağzına kadar dolu kaselerden şarap getirip onların kadehlerini doldurur; bu benim gönlüme göre en iyisidir."

Homeros-Odysseia 9 (Odysseus'tan kendisini konuk eden Alkinoos'a)


Uzun süredir ekmek yapmıyordum. Bu akşam hem dışarı çıkmaya üşendim hem de mis gibi ekmek kokusunu özlediğimi hissettim. Ekmek makinesi çalışıyor şimdi, biraz sonra kekikli ekmeğim hazır olacak, ve hepsinden önemlisi ev ekmek kokacak!
Ben ekmeği makine yardımıyla yapıyorum, verilen ölçüleri biraz eksiltip çoğaltarak ve istediğim malzemeyi katarak harika bir sonuç çıkıyor ortaya. Yeri gelmişken en çok kekikli ve zeytinli ekmeği sevdiğimi ve su yerine sütle yapılan ekmeğin daha harika olduğunu da söyleyeyim, ilgilenenlere tabii.
Polişka'nın bana yıllar önce (şimdi baktım, 2005 yılıymış) hediye ettiği Antik Çağ Yemekleri ve Yemek Kültürü, adlı kitapta her türlü yemeğin yanında, ekmek tarifleri de var. Bu ilginç kitaptaki çoğu tarifin yapımı oldukça zor. Nedeni, kullanılan malzemelerin antik çağ toplumunun sık kullandığı malzemelerden olması. Yazarlar, kitap fikri ilk ortaya çıktığında Yunan ve Roma tariflerinin derlenmediğini ve ayrıntılı olarak yazılmadığını fark etmişler. Amaçları, o dönemin içki, ziyafet ve şölen sofralarının resimleri ve öyküleri ile beraber "sonuç" veren menülerini oluşturmakmış. Bence çok başarılı olmuşlar, ortaya çıkan kitap oldukça keyifli ve eğlenceli bir okuma vadediyor. Ayrıca verilen tarifler zor olsa da deneyince çıkan sonuçlar hiç fena değil. Ben bu kitaptan ballı, baharatlı tavuk yemeği gibi bir şey (valla hatırlamıyorum şimdi) yapmıştım, eh fena da olmamıştı hani:) Biraz, farklı lezzetlere açık damak ve "anlayış" gerektiriyor ama yine de denemeye değer.  

Kitaptan ve onca yıllık arkeoloji eğitimimden öğrendiğim kadarıyla Yunan ve Roma mutfağının olmazsa olmazı şarap, bal ve yağ (zeytinyağı elbette). Çoğu yemekte ciddi ölçüde baharat kullanıyorlar. Denize bağımlı oldukları için balık sofralarında her zaman var. Ekmek başlıca yiyecek ve Yunanlılar arpayı, Romalılar buğday ekmeğini tercih ediyor. Çoğu kent bedava ekmek dağıtımı yapıyor, ekmeği fırında pişiremeyenler buğday ve arpayla lapa ya da polenta pişiriyormuş. Uzun süreli şölenler biliniyor zaten, varlıklı sofralar için yemek akşamın erken saatlerinde başlıyor ve bütün gece sürebiliyormuş. Bal, çok kullanılıyor, bunu söylemiştim fakat balın içki olarak kullanıldığı önemli bir bilgi. Antik çağ insanı, sulandırılmış bal içiyor, balık sosu ve sirkeyi her yemekte kullanıyormuş. Zamanım olsa saatlerce yazabilirim bu kitap hakkında, ama makineden ses geldi, bu da demek oluyor ki  ekmeğim pişti:) Kitapta verilen bir ekmek tarifini yazacaktım buraya fakat şimdi çok uzun sürer. Daha sonra kesin yazacağım, hatta bir iki püf noktasıyla beraber, sözüm olsun.
Şimdi en çok bana, ama tabii herkese mis gibi yemekler ve bol sohbetli sofralar diliyorum.

Afiyet olsun!

Hiç yorum yok: