(doğum günü çiçekleri. çoğu gitti azı kaldı, çürüyüp gidiyor her canlı, olsun sevinci yeter. çiçek tozları dağılıyor, dağılıyor, dağılıyor; geride kocaman bir gülüş kalıyor, kalır. bana göre şahane bu; ölen bir şey, başka bir ruha can veriyor.)
"...Hafifçe, ama zorlanmadan nefes alıp veriyor; biraz gerilmiş olan dudaklarının arasından beliren dişlerini görünce elimde olmadan ölülerin çenelerini, tıpkı onun gibi toprakla dolu bir tabutta kanlı uykularını uyuyan vampirleri düşünüyorum; teni o kadar soluk ki kendi damarlarımı kessem hayatın rengini kazandıramam ona; o kadar soğuk ki, kalbimin üzerine yatsam onu ısıtamam. Dudaklarını oynatmadan, işitmekten çok tahmin ettiğim, çok alçak bir sesle konuşuyor.
"Bana çiçek vermeniz gerek. Daha rahat olur," diyor..."
m. Yourcenar/Rüya ve Kader (çiçeklikler)
Çok uzun zaman olmuş gibi; sanki asırlar geçmiş, ben hep burada yazıyormuşum, birileri sesimi duyuyor, konuşuyormuşuz, ama sonra bir ömür geçmiş. Gülmeyin, öyle gibi;) Ne çok çalıştım son on gündür, devamlı nöbetteydim, akşam Mentalist, ve çay, ve yatak, ve yatakta muhakkak Saatleri Ayarlama Enstitüsü, sonra uyku. Uyumanın farkına bile varamadan uyumuşum on gündür, evet sanki yeni uyanmışım gibi. Ne oldu peki? Kitaplarım geldi! Bu, son zamanların en güzel olayıydı bana göre;) Ben hep kitap fuarının son günü sipariş veririm, o tarihler de benim doğum günüme rastlar genellikle. Kendime doğum günü hediyesi almış gibi mutlu olurum. Yoksa indirim filan hikâye, İdefix'e çok alışmışım, yıllardır oradan alıyorum, ama daha önce Pandora, Kitapyurdu vb. yerlerden de çok fazla alışveriş yapmışlığım var, diyeceğim oralar da gayet iyi siteler kitap almak için. Alışkanlık işte. Kitap seçimi yine çok keyifliydi, okumadığım onlarca kitabın yanına gidecek güzelim kitapları tek tek, hepsinin üzerinde dakikalarca düşünerek seçtim;p En çok Yourcenar almışım, bütün seriyi tamamladım sanki. Ve en sonunda, Dağlarca'nın Çocuk ve Allah'ına kavuştum. Bende olmaması büyük ayıptı. Çok rahatladım.
...........
Sabah kahvaltıyı yine geç saatlerde yaptım, ama bu sefer oyalanmadan evi temizlemeye başladım. Nasıl dağıtmışım ortalığı, aman tanrım, tahmin bile edemezsiniz. Yeni bir yıla(!) kirli bir evde giremem, hayır, diyerek radikal ve cesur bir kararla evi temizlemeye başladım. Sonra o cesur kararımı çok sorguladım, toz alırken tabii, fakat olan olmuştu bir kere;p Akşam bitirebildim temizliği, zaten biraz hastayım (yine farenjit sanki?), iyice yorulmuşum. Hemen dışarıya çıkıp alışveriş yaptım; bolca meyve aldım ve alırken çok eğlendim kendimle, eskileri markete girmeden çöpe atmıştım çünkü. Bu sefer yiyeceğim diye söz verdim tekrar tekrar. Şimdi yemeğim fırında pişiyor, meyveleri yıkayıp kocaman bir kaba koydum. Lokum ve fıstıklı çikolatam, antep fıstığım hep yerlerinde, hazırlar zaten. (bayılıyorum atıştırmaya) Neden bunları söyledim, çünkü eve şimdi giren olsa, kesinlikle yerli malı haftası kutlanıyor zanneder. Öyle vahim bir durum. Daha önce de defalarca yalnızdım yılbaşı denilen kutlu günde, eh bugün de yalnızım, sorun yok öyleyse;p Belki gece güzel bir film seyrederken (canım mentalist istiyor yine, çok az kaldı üçüncü sezonu bitirmeye), sıcak şarap yaparım. Üşenmez ve boğazımı iyi hissedersem tabii. O zaman dualar o yönde olsun; sağlıklı, huzurlu, mutlu yıllar diliyorum herkese. İçeceğinizi; çay, şarap, gazoz, her ne ise işte, güzel güzel, kafanızda sorunlar olmadan, dertsiz bir kalple yudumlamanız şu hayattaki en anlamlı, güzel şey bana kalırsa. Sizin için de aynısını istiyorum. İyi yıllar.
-----------------------
p.s.: -Yukarıya koyduğum şarkı, biraz önce okumaya daldığım (ve neredeyse bana yemeği fırına koymayı unutturacak) kitaptan aldığım alıntıya ne kadar çok uydu! Uyum ve huzur, bayıldığım iki kelime, eskiden neyse o;
;))
- Bu yazıyı yazmam için beni yüz yıllık uykumdan uyandıran TheSaint'e sevgiler ve selamlar, "titre ve kendine gel", sözünü duymuş gibi oldum, valla;p
------------------------
-Yemek için masamı hazırlarken aklıma geldi, Alay Köşkü, Tanpınar Müzesi yapılmış. Size haber verecektim, unutmuşum. İdefix'in hediye ettiği sabitfikir dergisinde okudum ben, duyan zaten duymuştur da, bilmeyenlere gitsin bu bilgi. Çok sevindim, ilk fırsatta gidip göreceğim tabii;)
(a, burada köşkün fotoları var, meraklısına.)
-Bir de, söylemeden edemem; bu gece çok yağmur yağsın istemiştim, yağıyor!;p Daha ne ister ki bir insan, çok çok mutlu oldum, harika bu. Artık yemek yemeliyim, kaçtım ben.
------------------------
-Yemek için masamı hazırlarken aklıma geldi, Alay Köşkü, Tanpınar Müzesi yapılmış. Size haber verecektim, unutmuşum. İdefix'in hediye ettiği sabitfikir dergisinde okudum ben, duyan zaten duymuştur da, bilmeyenlere gitsin bu bilgi. Çok sevindim, ilk fırsatta gidip göreceğim tabii;)
(a, burada köşkün fotoları var, meraklısına.)
-Bir de, söylemeden edemem; bu gece çok yağmur yağsın istemiştim, yağıyor!;p Daha ne ister ki bir insan, çok çok mutlu oldum, harika bu. Artık yemek yemeliyim, kaçtım ben.