Salı, Temmuz 09, 2013

alice, tüm bunların canını sıkmasına izin verme

 
   "Dayanamadığın
her şeye alışıyorsun."


Dün gece Alice Kentlerde'yi izledim. Çok güzel bir film. Bazı filmler, kitaplar, resimler, müzikler anlatılmaz, bu film de öyle işte. İzlemek, siyah beyaz görüntüler akıp giderken düşünmek, Alice'i anlamak gerek. Sadece bu. Ben Wim Wenders'i severim, onun Berlin Üzerinde Gökyüzü filmi, izledikten sonra etkisinden kurtulamadığım, büyülendiğim filmlerdendir. Blues belgeseli (her bölümü başka bir yönetmenin çektiği) The Soul of a Man de çok iyidir, meraklısına.

 Alice ve havaalanında tesadüfen tanıştığı gazetecinin (yaşam ile tüm bağını kesmiş "nihilist"(!) bir adam) Amerika'da başlayıp Almanya'da son bulan yol hikâyesinde, etkileyici tüm görüntülerin ve konuşmaların dışında, en çok, küçük kızın adamın çektiği fotoğrafa bakıp; "çok hoş bir fotoğraf. bomboş." demesini unutmadım. Bu cümleyi kalbimin bir köşesine astım ve orada kaldı. Kolay kolay da kaldırmam. Boşluktan beslenmek gerek, boşluk kalbimizi ele geçirmeden onda bir güzellik, bir anlam bulmak gerek. yoksa sonumuz kıyamet.

--------------------
Canım Poliş'imin doğum günü bugün. 9 Temmuz benim için özeldir, en kötü anları tek bir dokunuşuyla güzelleştirir bu tarih. Bu sabah da bana dokundu, iyi oldum. İyi ki doğdun canım, seni seviyorum. Gülen yüzün hiç kararmasın, hep mutlu ol. Alice için söylediğim cümleyi tekrarlayayım; sakın ama sakın "tüm bunların canını sıkmasına izin verme, sakın!"  
--------------------

p.s.: Gezi parkı ile başlayıp bugüne kadar -neredeyse- aralıksız süren eylemleri destekliyorum. Bilen zaten bilir de buradan da söylemek istedim. Bu süreçte çok şeye üzüldüm, ölenler, yaralananlar, tüm bu umursamazlık, her şeye ama her şeye alışmamız(!), fakat en büyük üzüntüm eylemcilerin ve destekleyenlerin darbeci olarak düşünülmesi oldu. Bu acımasızlığa katlanmak zor. Her neyse, tek dileğim var; kimliğimizi koruyalım, insan kimliğimizi, bir de masallara inanalım, belki böylelikle bir şeyler değişir. (filmler benliğimi ele geçirdi, evet ve bu güzel bir şey;p)

Aaaa, bir şeyi unutmuşum! Hem de benim için çok önemli bir şeyi. Geçen günlerde canımın sıkıntısını dağıtsın, biraz yüzüm gülsün diye C.'nin devamlı izle dediği ve çok sevdiği üçlemeyi izledim; Geleceğe Dönüş serisini. Harika filmlerdi, çok eğlendim, çok güldüm. Serinin ilk filminde sinema tarihine geçmiş o muhteşem sahnede (bilen bilir) "johnny b. goode çalıyordu, Chuck Berry anılarak. Dün gece Alice Kentlerde'yi izlerken gazetecinin Chuck Berry konserine gitmesi, keyifle konseri izlemesi ve bunu Alice'e anlatması öyle güzeldi ki, bayıldım bu tesadüfe. Ne diyeyim, hayat bazen yüzümü güldürüyor.