Cuma, Temmuz 03, 2015

"gözbağını çözemez hiç kimse"*


(Khooneye Ma - Marjan Farsad)

Uyuyamadım. Birkaç gündür dişim sızlıyor, ama bu uykusuzluk başka, sızının verdiği rahatsızlıkla kafa karışıklığını ayırt etmek benim için kolay, bu ikincisinden. İstanbul'dayım, C.'nin evinde. Çok bunalmıştım, çok, çok, çok bunalmıştım, her nöbet "bu da bitiyor, bitecek" diye saatleri sayıyordum, şimdi aynı sıkıntı içimde.

Çay suyu koydum, çay içmek istemiyorum, çayın sağaltıcı etkisine inanıyorum sadece. Bir şeylere inanmak yaşamımın ilacı. Sızılar öyle geçiyor ama kök derinde, yarayı iyi etmek zor. 

Buraya yazmadan önce yatağa kıvrılıp Furuğ okudum, çay suyunun kaynama sesi müzik gibiydi, sonra işte o sızı. Yanağımı tuttum, buraya geldim. Yukarıdaki müziği Zelda'dan duydum, o çalarken yazıyorum. Çayı demledim, o kaynasın, ben biraz dışarı çıkacağım. Sabah İstanbul nasıl, yüzü turşu mu satıyor, suratsız, mutsuz mu? Hiç bilmiyorum, bir bakayım, öğrenir buraya da yazarım. Sonra çay demlenir, kahvaltı sabah rehavetini dağıtır, ben Furuğ okur, uyurum. Ne güzel sesleniyor, ne güzel kadın.

"...o günler geçip gitti
o günler, kirpiklerimin arasından..."

--------------

* " herkesin ebe olduğu bir oyunda / herkes saklandı birbirinden / ne elmanın meydanına çıkacak / ne kuytusunda armudun / sayı suyu yok kimsenin / kimi zaman çok uzaklarda bir çocuk sesi / rüyadaki gibi / bağırır kendi kendine / Çık ortaya / çay içtin / çay içtin / çay içtin / gözbağını çözemez hiç kimse " Çay/M. Mungan