Çarşamba, Şubat 10, 2016

nasılsa öyle

Yine bir sürü zaman geçmiş, en iyisi hiçbir şey olmamış gibi sakince ve "nasılsa, aynı öyle" konuşmaya devam etmeli. Herkes bunu yapıyor ve buna yaşam deniyor işte, bakın ben de öyle yapacağım; 


The Affair izliyorum, ilk sezonda hızlıydım fakat ikinci sezona oldukça geç başladım. Yine de başlamış olmak bile benim için mutluluk sebebi, hiçbir şey yapamamaktan ve çoğu şeyi yarım bırakmaktan yana dertliyim çünkü. Her neyse, dizi gayet güzel, ilk sezonda beni rahatsız eden klişeler, durumlar vs. vardı ama ikinci sezon çok iyi başladı. İzleyen varsa karakterleri biliyordur, Helen'in gözünden anlatılan bölüm harikaydı. Zaten dizide -sanırım- yalnız iki kişiyi anlıyorum; Alison ve Helen, gerisi benim için sadece boşluk. Biraz şarap ve dizide edilen bir laf uzun zamandır unuttuğum bloğu hatırlattı bana ve yazmak istedim. (bir de "bizans" tabii, bana seslenmesi ihtiyacım olan şeydi, çok iyi geldi. buradan da teşekkür etmek isterim.) Dizideki ana erkek karakterin yayımcı dostu söylüyordu o lafı, yazar olan karakterin üzerinde çalıştığı kitabın nasıl gittiğini soruyor, onun, editörüyle kitabın sonu konusunda sorun yaşadıklarını söylemesi üzerine, "sonunda zorluk yaşıyorsan, başında içine etmişsindir." gibi bir şey diyordu. Bayıldım, bayıldım! Liseli çocukların her duydukları aforizmayı bilge bir lafmış havasıyla oraya buraya yazmaları gibi ben de hemen size söylemek, buraya yazmak istedim. Hayatın sırrını öğrenmiş değilim fakat ekrandaki kadın bunu derken sanki her söz silindi, kulaklarım yalnız onu duydu. Kadın haklı hanımlar beyler, siz siz olun mevzu ne olursa olsun işin başında adımlarınızı dikkatli atın, sonra, sonrası yok, olmuyor işte. 

Benim Adım Kırmızı'ya başladım. Aslında başlayalı epey oldu, ama oldukça yavaş ilerliyorum. Düşünüyorum da en fazla haksızlık ettiğim kitap bu olmalı, çünkü okurken çok zevk almama rağmen (aksini düşündüklerimi yarıda bırakıp devam etmedim, ya da başka bir zamana erteledim zaten) okumayı uzun aralıklarla yapıyorum. Neden bilmem, insan hem isteyip hem de uzak kalmak için her şeyi yapabiliyormuş demek. Saçmalıyor muyum, olabilir, şarap ve gün çok uzundu ondandır.